24 Aralık 2019 Salı

Son Ada



SON ADA ~ ZÜLFÜ LİVANELİ

        Son Ada kitabı, emekliye ayrılan zengin bir kişinin bir adayı satın alması ve oraya yerleşmesi ile başlamaktadır. Kişi, yalnız kalmamak için yakınlarını da adaya çağırarak yaklaşık 40 evli küçük bir muhite dönüştürdükleri ada da mutlu ve huzurlu bir şekilde hayatlarına devam etmektedirler. Adanın ilginç bir özelliği de ada da kimseye adıyla hitap etmemeleridir. Herkes, her aile evlerinin kapı numaraları ile adlandırılmaktadırlar.
       
        Kitap 36 numarada oturan kişi tarafından kaleme alınmıştır. Yazmaya hevesli fakat yeteneksiz bir yazardır. Ada halkı elektrik ve telefonun olmadığı ada içinde kendi ürettikleri ürünler ile geçimlerini sağlamaktadırlar. Adanın maddi olarak tek geçim kaynağı, adaya özel olarak yetişen fıstıklardır. Ada halkı her yıl fıstıkları toplama mevsimini şölenlerle ve törenlerle kutlamaktadırlar. Yönetimsel olarak hiçbir siyasi olgunun olmadığı adada insanlar mutlu bir şekilde yaşayıp giderlerken adaya eski, darbeci bir başbakanın taşınması ile işler değişmeye başlar. Bu eski başbakan adanın imara açılması ve daha fazla para kazanmak için insanları ayaklandırmaya başlar. Öncelikle martıların yoğun yaşadığı doğal güzellikleri ile ünlü bir kesimine oteller yapılması için teşvik etmeye başlamıştır.
        
        Halk önce karşı çıksa da daha sonra ikna olmaya başlamış, en son bir iki cılız ses karşı çıkmak istemiş fakat başkanın gücünden ve gazabından korktukları için seslerini çıkaramamışlardır. Başkan ilk olarak geçtikleri yolları gölgeleriyle, kokularıyla büyüleyen ağaçları kesmekle başlamış işe.
        Daha sonra martılardan kurtulmak için martıların olduğu bölgeye tilkiler getirtmiş ve zavallı hayvanları birer birer katletmeye başlamıştır. Peki ada halkı nasıl karşıladı bu durumu sizce?

Hazırlayan : Nisa Nur Çöl
                       9/C    692


Gelibolu


                                           GELİBOLU                                          

  Buket Uzuner'in yazdığı 'Gelibolu' romanı Gelibolu'nun tarihini nefes kesen bir bakış açısıyla anlatmaktadır. Yazar, Osmanlı teğmeni Ali Osman Bey ile Anzak Er Alistair John Taylor'ın birlikte insanlığa verdiği dehşetengiz dersi gizemli bir biçimde anlatmıştır. 


  Gelibolu halkı tüm genç erkek nüfusunu Osmanlı Savaşları'nda yitirmiştir ve bu nedenle geriye dönen tek gazi olan Alican Çavuş'a çok önem vermişlerdir. Allah'ın armağan olarak gönderdiğine inanmış ve onu koruyup kollamışlardır. Alican Çavuş Çanakkale Savaşı'nda İngilizlere esir düşmüş ve bir süre orada atların yanında seyis olarak çalışmıştır. Soyadı Kanunu ile beraber de kendine 'Taylar' soyadını seçmiştir.  Alican Çavuş köyüne dönünce Meryem'le evlenmiştir. Üç çocukları olmuş ve adlarını 'Uzun' ,'Beyaz' ve 'Bulut' koymuşlardır. Alican Çavuş kızı Beyaz'a ders vermiş ve çok iyi arkadaş olmuşlar.

  Eceyaylası köyüne gelen yabancı kadın turist köylülere Alican Çavuş'un torunu olduğunu duyurmuştur. Köylüler kadının Alican Çavuş'a iftira ettiklerini düşünürler. Turist olan Viki çevirmen Mehmet aracılığıyla muhtara Alican Çavuş'un akrabalarıyla görüşmek istediğini söyler. Muhtar Beyaz Hala'nın yaşadığını ancak evden hiç çıkmadığını ve kimseyle görüşmediğini söyler. Ancak Viki ikna eder ve Beyaz Hala'nın evine gider. Bir süre konuştuktan sonra Viki fenalaşır ve Mehmet onu pansiyona götürür. Yıllardır evden çıkmayan Beyaz Hala da ilk kez evden çıkar ve Viki'yi ziyarete gider.
  Viki Beyaz Hala'ya babası William'ın  Elizabeth Müzesi'ne bağışladığı mektupların fotokopilerini okur. Mektupta babasının dedesi olan John Taylor'ın Gelibolu'da savaştığını ancak orada ölmediğini hatta mezarının bile bulunamadığını söyler. Sonra Ali Osman'ın savaş durumunu anlatan mektuplarını Beyaz Hala okur.
  Daha sonra Viki iyileşir iyileşmez Beyaz Hala'nın evine yerleşir. Beyaz Hala Viki'ye büyük dedesinin Gelibolu'da bir taburla kayıplara karışan 200 askerden biri olduğunu, cesetlerinin de bulunamadığını anlatır. Dedesinin yerde yatan yaralı Ali Osman Bey sayesinde ona takılıp düşerek merminin nişanından kurtulduğunu öğrenen Viki çok şaşırır. Alistair John Taylor yaralı askeri bir zeytin ağacının altına götürür su ve yiyecek paylaşır ancak Ali Osman orada şehit olur. Sonra Alistair John Taylor ona mezar açar ve onun kıyafetlerini kendi giyer. O sırada meryem onu görür ve köye herkesin tanıdığı Alican Çavuş olarak getirir. Alistair John Taylor anlatmaya çalışsa da kimse anlamaz. Viki bunları duyunca yorgunluktan uyuyakalan öz halası Beyaz Hala'nın yanına yatar.
  Olanları tüm köy halkı yetmezmiş gibi dünya basını da öğrenir ve Viki'yi kötüleyen haberler yazarlar. Bunları gören Beyaz Hala kendince herkese ders vermek ister. İstanbul'da avukat olan Bulut'un torununun oğlu Ali Osman'ı çağırır. Avukat köye gelir ve köy halkına 24 Nisan'da köy kahvehanesinde Beyaz Hala ve Viki'nin basın toplantısı yapacağını söyler. Bu basın toplantısında Viki ertesi gün yapılacak olan Anzak Anma Programlarına rahat katılabilmek için her şeyin yanlış anlama olduğunu söyler ve Beyaz Hala da onaylar. Tüm halk inanır.
   Ertesi gün Ali Osman ve Viki Anzak Anma Kutlamalarının yapılacağı Arıburnu Anzak Koyu'na giderler. Buradan da Viki Alican Çavuş'un mezarını görmek isteyince Eceyaylası Köy Mezarlığı'na uğrarlar.
  Ali Osman'ın gitme vakti gelir ve yola çıkmadan önce Viki ona olan sevgisini anlatır sonra ayrılmak zorunda kalırlar. Yalnız bu ayrılık ikisi için de çok güzel geçer. Beyaz Hala'da artık eski mutlu,sosyal günlerine geri döner. Bunun için de Çanakkale Milli Parkı'nı gezmekle başlar.




                                       


                                 
                                                               







 BUKET UZUNER

                                                                   Hazırlayan:
                                                                            
                                                                           Sena YEŞİLYURT

                                                                                      9/C    425