BEYAZ GEMİ
Isık Gölü çevresinde annesi ve babasından ayrı, üvey ninesi ve dedesiyle yaşamaktadır.
Bir de orada Bekey teyzesi ve onun eşi yaşamaktadır. Bekey teyzesi kısırdır. Bu yüzden
Orozkul onu sürekli dövmektedir. Dedesi ne kadar kızına yardım etmek istese de bir şey
yapamamaktadır. Çocuksa bu olanlardan nefret etmekte, Orozkul’ un nehirde boğulması
gerektiğini düşünmektedir.
Çocuk orada çok yalnızdır. Bu yüzden de kendisine cansız eşyalardan arkadaş edinmektir.
Çok değer verdiği dürbünüyle beraber izlemeyi çok sevdiği beyaz gemiyi seyretmektedir.
Gemiyi seyrederken limanda babası ve onun ailesini görmektedir. Onun yanına ne kadar çok
gitmek istese de gidememektedir. Bu yüzden onun yanına balık olup gittiğini hayal
etmektedir. Ona yaptıklarını anlatmaktadır. Diğer arkadaşı ise dedesinin ona aldığı çantadır.
Çocuk dedesinin ona anlattığı Boynuzlu Maral Ana destanını çok sevmektedir. Çocukluğunu
o destanla geçirmektedir.O destanı çantasına anlatmaktadır.
Bir gün dedesiyle Orozkul tomruk taşırken tomruk kayalara sıkışır ve zor durumda
kalırlar. Dede ve Orozkul kavga eder ve dede oradan ayrılır çocuğu okuldan almak için. Eve
gelirler çocuk odaya gider ve aşağıda çok büyük kavga olmaktadır. Yine teyzesi ve Orozkul
kavga etmektedir dede yüzünden. Dede çok üzülür,hakarete uğrar. Çocuk dedesini böyle
görünce çok üzülür. Hemen çayın yanına ağlamaya gider. Oraya gidince karşıda üç tane
Maral görür ve gözlerine inanamaz. Hemen koşup dedesine haber verir. Fakat dedesi sadece
ona bakar ve tepki vermez. Ertesi gün kamyoncular gelirler. Çocuk onları görünce çok
sevinir. Çünkü kamyonculara hayrandır. Orada bir kamyoncuyla konuşur. Adam onu çok
sevmiştir. Daha sonra kamyoncular oradan ayrılırlar. Akşama doğru kar fırtınası bastırır.
Birkaç kamyoncu dedenin evine gider ve bazı kamyoncu arkadaşlarının fırtınanın ortasında
kaldığını söyler. Çocuk hemen komşularına haber verir. Hemen onları kurtarmaya giderler ve
kurtarırlar. Geceyi kamyoncular orada geçirirler sohbet ederler. Sabah olduğunda çocuk çok
hasta olur. Çünkü dün soğukta kalmıştır haber verirken. O günü hep yatakta geçirir. Birden
tüfek sesi duyulur fakat hafif uyanır. Etrafta koşuşturmaca olunca da uykusu kaçar.
Seydahmet ona dışarı çıkıp hava almasını söyler. Bunun üzerine dışarı çıkar fakat
gördüklerine inanamaz...
BUSE ZENGİN
9-C 309